FAS TURU (Marakeş)
15:34Atatürk Havalimanı'ndan valizlerimizi verirken bagajlarımızın aktarmasını kendimiz yapmak istiyoruz diye belirttik. ( Tayland dönüşünde aktarmada valizlerimizi unutmuşlardı bunun için dönüşte üç gün bekledik böyle bir şeyle karşılaşmamak adına kendimiz aktardık.) Tunus havalimanında indiğimizde valizleri aldık ve oradaki bir polis resmen kafayı taktı niçin valizleri kendiniz alıyorsunuz diyor açıklıyoruz peki bu fotoğraf makinesi ne diyor,niçin geldiniz vs vs bizi yarım saat tuttu(Daha sonra anladık ki tek dertleri rüşvet.) Valizleri Fas için teslim ettikten sonra tekrar pasaport kontrolüne girdik bu kısma gelene kadar Türkiye dahil en az 5 yerde pasaportuma bakıldı ama hiç biri pasaport kılıfımın içini kurcalamadı. Her nedense bu adam birden bire benim pasaport kılıfımı çıkarıp yan tarafında cüzdan gibi bulunan bölümü önüne boşalttı ve 50 Dolar'ı önümüze attı biz daha var deyince bir elli daha attı ve başka yok dedi. Var diyoruz hayır diyor,problem mi var deyip geçişimizi onaylamıyor falan. Neyse aldık pasaportu gittik şikayet ettik. (Bu sırada ben onların dilini bilen bir kızla tanıştım en iyi şekilde çeviriyi yaptı çünkü hiç İngilizce bilmiyorlar.) Şikayetimize gelen cevap şu oldu: ''O müslüman,namaz kılıyor,iki çocuğu var yapmaz öyle bir şey.'' Şaşkınlık içinde kameraları izlemelerini söyledik on dakika öncesine gitseler görecekler ama baktık zaten kamera falan hak getire saçma sapan yerlere dönük. Bu söylediğimiz şeye de gelen cevap ''İsterseniz bakalım ama 6-7 saat sürer uçağınızı kaçırırsınız.'' oldu. Bir de tamam verin o zaman pasaportumuzu dediğimiz halde vermeyip bekletiyor kendince korkutuyor falan. Sonra tanıştığım kızdan öğrendim ki bir önceki uçuşunda uçak içinde bir adam soyulmuş pasaportunu dahi almışlar ama polis uçaktan inen kimsenin üstünü aramadan indirmiş herkesi, çok dikkatli olmamızı söyledi. Bu defa tabii ki uyu uyuyabilirsen uçakta. 😂
Neyse kazasız belasız Casablanca'da indik oradan Marakeş'e trenle aktaracaktık. İndiğimizde birinci sınıf tren bileti kalmadığını öğrendik ve mecburen ikinci sınıf aldık. Aslında bloglarda çok çok kötü şeyler okumuştum ikinci sınıfla ilgili beklediğim kadar da berbat değildi,idare ederdi. Tabii bizi yanlış trene bindirmeseler her şey daha iyi olabilirdi. Israrla sormamıza rağmen üç numaralı trene binmemizi söyledile. Tren iki yönlü gidip geliyormuş bunu bilmiyorduk. Zaten yönlerle ilgili herhangi bir tabela,görevli vs hiçbir şey yoktu. Yaklaşık iki saat kadar tam tersi yöne gittikten sonra başka bir Türk çiftle yanlış yöne gittiğimizi öğrenip trenden ilk durakta indik ve Marakeş treni için orada da bir saat bekledik. Vardığımızda hava çoktan kararmıştı, şarjlarımız bitmek üzereydi. Taksiye bindik Medina kapısında bizi indirdi ve buradan yürürsünüz dedi. İnip yürümeye başladıktan iki sokak sonra telefon kapandı. Zaten Medina sokakları karınca yuvası gibi, bir de üstüne karanlık eklenince oteli bulmak imkansız. Önümüzde bir amca gidiyor Kaplumbağa Terbiyecisi'ne çok benziyordu, boyumuzun yarısı kadar minik bir kapıdan içeri girerken bize dönüp baktı ben o an nasıl hızlandığımı bilemiyorum. İnsan ister istemez ürküyor. Girdiğimiz sokaklar çıkmaz çıkıyor,kimseler yok sonunda birini gördük ve direkt oteli (otel çok bilindik bir müze bahçe yanındaydı)sorduk ,hatırlayamadım deyip yüzümüze dalga geçer gibi gülmeye başladı. O sırada İngiliz birkaç aile kendi otellerine giriyordu ''Yardıma ihtiyacınız var mı?'' diye sordular onlarla konuşurken bizim oteli hatırlayamayan adam ''Şimdi hatırladıııımm!'' diyerek bizden para istedi aynı sırıtışla. Onu kaale almayıp İngiliz aileye anlattık,hemen bizi otellerine alıp telefonumuzu şarja koydular,kendi internetlerinden otele baktılar ve bizi otele kadar- çantalarımıza bile yardımcı oldular- bıraktılar. Otele vardığımızda bir hayal kırıklığı daha kaldıramayacaktım ancak ayırttığımız özel havuzlu odanın klimasının bozulduğunu o yüzden bizi standart odaya alacağını söyledi görevli kadın. 😨 Şaka gibiydi.Gerilen sinirlerimiz,yorgunluk... Her şeyin üst üste gelmesi hiç hoş olmamıştı ancak o saatten sonra yapacak bir şey de yoktu. Odamıza girip bir an önce dinlenmek istiyorduk, öyle de yaptık.
Buraya kadar olan kısmı neden böyle detaylı anlattım çünkü Fas'a gitmek istiyorsanız tüm bunları göze almalısınız. Mutlaka peşinize siz istemediğiniz halde size yol tarif etmeye çalışanlar olacak,sürekli para isteyenler çıkacak.Hatta taksiyle ya da herhangi bir hizmet alırken anlaştığınız fiyattan daha fazla miktar isteyecek, para üstü vermemeye çalışacak ama en kısa sürede bunlara alışıp def etmeyi de yine bir Türk olarak kolay öğreniyorsunuz merak etmeyin. 😊
Şimdi gelelim güzel kısımlara Marakeş'te nerede kalınır, nereler gezilir, neler yenir,ne alınır?
KONAKLAMA:
Marakeş'te kesinlikle medinada kalmanızı öneririm. Birbirinden güzel sokaklar arasında kapalı kapılar ardında sizi dekorasyonlarıyla büyüleyebilecek riadlar var. Her bütçeye hitap ediyor ancak genellikle çok uygun fiyatlara konaklayabilirsiniz. Biz otel olarak Bliss Riad'ı tercih ettik. Otelden birkaç görseli aşağıda bulabilirsiniz.
*Rezervasyon yapıp kalmak istediğimiz oda
*Kalmak zorunda kaldığımız oda
Ayrıca bu otel haricinde : Riad Jasmine ve Riad ChiChi 'yi tavsiye ederim. Otelimizden yaşadığımız aksilik dışında memnun kaldık. Para iademiz yapıldı, aromatik masaj hediye edilerek gönlümüz alındı. Ayrıca konumu oldukça iyi bir yerde istediğiniz zaman biraz dinlenip sonra kendinizi yeniden sokaklara atabilirsiniz. Kahvaltı Fas'ta genel olarak zayıf ancak yine de kötü değildi. Kahvesi ve sınırsız ikram ettikleri soğuk nane çayları çok lezzetliydi.
Fas'ta sürekli her gittiğiniz yerde Berberi viskisi diye size nane çayı ikram edilecek sıcak ve aşırı şekerli bir çay oteldeki bunlar gibi değildi kesinlikle o yüzden sevdim. :)
Marakeş'te Gezilecek Yerler:
Jemaa el-Fnaa Meydanı: Gündüz hiçbir şeyin olmadığı akşam tam bir panayır alanına dönen meydan burası. Yemek çadırları kuruluyor, çeşitli oyunlar ve müzikler yapılıyor ayrıca birbirinden farklı tezgahlar el ürünleri ve ucuz hediyelik eşyalar satıyorlar. Burada açılan çadırlarda yemek yemeyi göze alamadık çünkü kullan at tabak çatal vb kullanmıyorlardı, bulaşık yıkadıkları sulara baktık bildiğiniz bir leğen içine sadece sokup çıkarıyorlardı.
Ayrıca bu meydanda gezerken birbirinden güzel desenleri bir katalogdan seçip birebir aynısı olacak şekilde Hint kınasıyla elinize dövdürebilirsiniz. ( Her şeyde olduğu gibi burada da pazarlık yapmayı unutmayın.) Yine çok uygun fiyatlı hediyelik,hatıralık şeyler alabilir, lezzetli portakal sularının da tadına bakabilirsiniz.
Majorelle Bahçesi: Fransız ressam Jacques Majorelle'nin yıllarca emek verdiği yerken ölümüyle otel yapılmak istenmiş ancak ünlü modacı burayı Yves Saint Lauren burayı satın almış ve öldükten sonra külleri bu bahçeye serpilmiştir. Bahçe Marakeş'te hakim olan somon renklerinin aksine çivit mavisi ve sarı renklerde bir ev, dünyanın dört bir yanından getirilmiş bitkiler ve dev kaktüslerle süslenmiş bahçesi içeri girdiğiniz anda sizi bambaşka bir yerde hissettiriyor. Girişi Marakeş'teki en pahalı yer ama bence görmeye değer.
Ben Youssef Madrasa ( Ali Bin Yusuf Medresesi): Zamanında Marakeş'in dini eğitim veren en büyük medresesi olan bu yapı günümüzde sadece turistler tarafından ziyaret edilen bir yer haline gelmiş. Mozaikleri ,avlusu kesinlikle görmeye değer.
Bahia Palace: Birbirinden güzel mozaikleri,tavandan duvara yapılan el işçiliklerini görebileceğiniz yerlerden biri.
Ne Alınır? :
Ayrıca bunun dışında Marakeş'i kocaman bir avm gibi düşünebilirsiniz. Binlerce minik dükkanda( souqlar deniyor souk da deniyor 😊) birbirinden güzel hasır ve deri çantalar, deri ayakkabılar , dekoratif eşyalar, seramikler, halı ve kilimler, etnik kırlentler, şamdanlar ve Alaaddin'in sihirli lambasına benzeyen çaydanlıklar vb. bulabilirsiniz. Diğer şehirlere uğrayacaksanız Marakeş'i ve alışverişi bu şehre bırakmanızı öneririm. Ben nasılsa diğer şehirlerde de vardır deyip pek çok şeyi almadığıma sonradan pişman oldum. Alışveriş yaparken pazarlık yapmayı unutmayın. Hatta onda bir fiyatına kadar inip aldığımız şeyler oldu o derece atıyorlar.
Nerede Yenir? :
Marakeş'te dilerseniz otellerin lüks restoranlarında daha yüksek fiyatlara yiyebilirsiniz. Ancak kişi başı maksimum 100 Dirheme gayet güzel bir yemek üzerine tatlınızı yiyebilirsiniz. Sizin için akşam yemeği ya da öğle yemeğinde uğrayabileceğiniz birkaç memnun kaldığımız önerim var.
1) Atay Restoran (Atay Cafe&Food) : Bir öğle yemeğimizi burada yedik kuru erikli,bademli kuzu tajin kesinlikle denemeye değer, harikaydı.
***Tajin: Yemek pişirdikleri topraktan yapılmış yöresel çömlek. Bu çömleklerden de satılıyor bolca satın almak isterseniz.
2) Kuzin Restoran: Atay restoran ile birbirine oldukça yakın burada akşam yemeğinde güzel bir canlı müzik oluyor. Çok da keyifli döşenmiş.Terasında yemeğinizi Arap ezgileri eşliğinde yiyebilirsiniz.
3) Nomad Restoran: Terası haricinde yemeklerini diğerlerinden az beğendik ancak burada yöresel yemeklerden sıkıldıysanız ya da farklı bir şey yemek istiyorsanız daha alışıldık tatlar mevcut. (Hamburger,makarna,kalamar vb) Hamburgeri fena değildi. Gelen yemekler soğuktu.
4) Cafe Arabe: Yine ambiyansı güzel ve lezzetli yemekler yiyebileceğiniz mekanlardan biri.
Genel olarak Fas yemeklerini oldukça beğendiğimizi söyleyebilirim.
** Türk olduğumuzu öğrenince bize ''Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye için bir şans olduğunu söyleyen,dedesi Ankara'nın bir köyünde yaşamış ve Atatürk'le birlikte savaşmış bu ağabeyi de eklemek istedim.
Bir sonraki yazımda Fes, Şafşavan, Merzouga ve Kazablanka olacak. 😊 Ayrıca Fas vlogumuzu aşağıdan izleyebilirsiniz. 👇
0 yorum